Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SGK’nin Hizmet Birleştirmesi Uygulaması Tartışılıyor

SGK’nin Hizmet Birleştirmesi Uygulamasında Vatandaşlar Sorularla Karşı Karşıya Türkiye’de sosyal

SGK’nin Hizmet Birleştirmesi Uygulamasında Vatandaşlar Sorularla Karşı Karşıya

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi, yıllar içinde birçok kez değişim geçirdi. Her reform, bir düzenleme amacı taşısa da vatandaşların kafasında yeni soru işaretleri oluşturdu. Bu konulardan biri de hizmet birleştirmesi meselesidir. Bugün hâlâ pek çok kişi, farklı kurumlarda geçen hizmetlerinin nasıl değerlendirileceğini ve hangi statüden emekli olacağını bilmemektedir. Hatta birçok vatandaş, farkında olmadan daha düşük emekli aylığı almak zorunda kalmaktadır. Bunun nedeni, SGK’nin hizmet birleştirmesini isteğe değil, zorunluluğa dayandırmasıdır.

Hizmet Birleştirmesi ve Uygulama Gerekçesi

1983 yılında yürürlüğe giren 2829 sayılı Kanun, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı arasında hizmetlerin birleştirilmesini düzenler. Kanunun amacı, vatandaşın farklı kurumlarda geçen hizmet sürelerinin boşa gitmemesini ve birleştirilerek emeklilik hakkının korunmasını sağlamaktır. Ancak zamanla uygulama vatandaş lehine olmaktan çıkmış, kurum lehine yorumlanmaya başlanmıştır.

Örneğin, 5000 günü SSK’da (4/a), 1000 günü Bağ-Kur’da (4/b) olan bir vatandaşın emeklilik işlemlerinde SGK, bu iki hizmeti birleştirip son yedi yılın çoğunluğunun Bağ-Kur’da geçtiğini tespit ederek kişiyi 4/b statüsünde değerlendirir. Bu durum, daha düşük maaş, daha geç emeklilik ve mağduriyet anlamına gelir.

Yasal Düzenleme ve Uygulama Arasındaki Fark

2829 sayılı Kanun’un temel hükmü hizmet sürelerinin birleştirilmesine olanak verir, ancak açıkça tüm durumlarda zorunlu kılmaz. Kanunun ruhuna göre, eğer bir kurumda geçmiş hizmet süresi emeklilik hakkı için yeterliyse diğer hizmetlerin birleştirilmesi zorunlu değildir. Buna rağmen SGK, her durumda birleştirme yapılması gerektiğini varsaymaktadır.

Bu durum, binlerce emekli adayının lehine olmayan şekilde sonuçlanmakta ve mağduriyet yaratmaktadır. Vatandaşlar, hak ettikleri statüden emekli olamamakta ya da daha düşük emekli maaşı almak zorunda kalmaktadır.

Yargı Kararları ve Kurum Görüşleri

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014 ve 2021 yıllarındaki kararlarında hizmet birleştirmenin zorunlu bir işlem olmadığı, ancak gerekli durumlarda yapılabileceği belirtilmiştir. Aynı şekilde, Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) da 2021 yılında yayımladığı kararında, vatandaşın aleyhine sonuç doğuran hizmet birleştirmesi uygulamasının sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığını ifade etmiştir.

Bu kararlar, hizmet birleştirmesinin vatandaşın haklarını koruma amacıyla yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Prim Adaletsizliği ve Maaş Farkı

Birleştirme zorunlu hale geldiğinde, sistemde önemli bir adaletsizlik doğmaktadır. Örneğin, 4/a kapsamında yüksek prim ödeyen bir sigortalı, kısa bir 4/b geçmişi nedeniyle Bağ-Kur statüsüne geçtiğinde daha düşük maaş almaktadır. Bu durumda fazla prim ödeyen kişi daha az maaş almaktadır. Bu durum, sosyal güvenliğin temel ilkesi olan “ne kadar prim, o kadar hak” anlayışıyla çelişmektedir.

SGK’nin Yaklaşımı

SGK, uygulamasına gerekçe olarak kanunda hizmet birleştirmesinin isteğe bağlı olduğuna dair açık bir ifade bulunmamasını göstermektedir. Bu yaklaşımda, kurum, “Yasa zorunlu demiyor ama isteğe bağlı da demiyor, biz zorunlu yapıyoruz” mantığıyla hareket etmektedir. Bu yorumun, kanunun vatandaş lehine korunma amacına uygun olmadığı değerlendirilmektedir. Vatandaşın hakkını genişletmek yerine daraltan bu uygulamaya karşı yargı kararları çözüm sunmakta, ancak genel uygulamaya yansımamaktadır.

Olası Çözüm Önerileri

Uygulamada yaşanan mağduriyetleri gidermek için vatandaşlara tercih hakkı tanınması önerilmektedir. Vatandaş, isterse hizmet birleştirmesi yaptırmalı, isterse lehine olan statüden emekliliğini seçebilmelidir. Bu yaklaşım, kanunun ruhuna ve sosyal adalet ilkesine uygun olacaktır.

Sosyal güvenlik sistemi, vatandaş için güvence oluşturmalı ve hak kaybının önüne geçmelidir. Devletin görevi, vatandaşın emeğini korumak ve haklarını genişletmektir. Sosyal devlet anlayışında, en zayıf bireyin hakkını koruyan bir mekanizma esastır.

Sonuç ve Değerlendirme

Hizmet birleştirmesi, teknik bir konu olmasına rağmen, birçok vatandaşın yaşam standardını doğrudan etkilemektedir. Bu alandaki adaletsizlikler giderilmediği sürece vatandaşın sosyal güvenlik kurumuna olan güveni zedelenecektir. Hizmet birleştirmesi, emekleri birleştirirken haksızlıkları büyütmemelidir. Amaç, prim ödeyenin hakkını eksiltmek değil, emeğin karşılığını korumak olmalıdır.

Okur Sorusu ve Uzman Cevabı

Soru: 8 Ekim 1969 doğumluyum. SSK girişim 20.03.1986, 3400 gün primim var. 200 gün askerlikten borçlanıp, SSK’dan kıdem tazminatı alabilir miyim?

Cevap: 1986 yılında ilk sigorta girişiniz olduğu için 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim günü şartıyla SSK’dan “kıdem tazminatı alabilir” yazısı alabilirsiniz. Eksik günlerinizi askerlik borçlanması ile tamamlamanız mümkündür.