Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Demirtaş: Silahlar Kaldı, Kardeşlik İnşa Edilmedi — Sürecin Eksikleri ve Öneriler

Son bir yılda yaşanan gelişmelerin güvenlik alanında ciddi ilerlemeler getirdiği

Son bir yılda yaşanan gelişmelerin güvenlik alanında ciddi ilerlemeler getirdiği bir gerçek; yine de sürecin esas omurgası olan toplumlararası güvenin ve kardeşliğin inşasında kayda değer adımlar atılmadı. Silahların geri çekilmesi güvenlik tarafını iyileştirse de, yüreklerdeki yaralar sarılmadan normatif düzenlemelere yönelmek yeterli olmaz. Bu nedenle önce duyguda ve toplum hafızasında onarım gereklidir.

Yasal düzenlemeler, Meclis’e taşınmadan önce toplumun vicdanında, bilincinde ve gündelik pratiklerinde olgunlaşmalıdır. Yasalar; halkın benliğinde yeşeren bir kardeşlik duygusunu norma dönüştürmek için gereklidir fakat tek başına yeterli değildir. Duygu ve empati tesis edilmeden çıkarılan yasalar yüzeysel kalır ve yeni ayrışmalara yol açabilir.

Öncelik: Kardeşlik Hukuku ve Duygusal Onarım

Sürecin anahtar kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silahın çekilmesi elbette zorunluydu; fakat eş zamanlı olarak karşılıklı güveni, ortak acıyı paylaşmayı ve duygudaşlığı elden geçirici adımlar atılmalıydı. Yasal düzenlemelerden önce; ortak acılarla yüzleşme, mağduriyetleri görünür kılma ve empatiyi genişleten ritüeller geliştirilmeliydi.

Neler Yapılabilirdi? Somut Öneriler

Meclis Komisyonu ve siyasi aktörler uzun dinlemelerle zaman kaybetmek yerine sahada sembolik ve bağ kurucu etkinlikleri tercih etselerdi, sürecin toplumsal tabanı güçlenebilirdi. Aşağıdaki öneriler, bu tür bir duygusal onarım ve görünürleştirme amacına hizmet edebilirdi:

  • Ortak mezar ve anıt ziyaretleri: Siyasi liderlerin farklı kesimlerin mezarlarını ziyaret edip ardından Anıtkabir’e ortak bir mesaj bırakmaları, kolektif hafızada onarıcı etki yaratırdı.
  • Kültür ve sanat buluşmaları: Bölgesel sanatçıların aynı sahneyi paylaştığı kardeşlik konserleri, iki dilde türkü ve şarkıların birlikte söylenmesiyle toplumsal yakınlaşmayı hızlandırabilirdi.
  • Spor aracılığıyla yakınlaşma: Diyarbakır-Trabzon arasında kardeşlik maçı, farklı şehirlerden taraftarların evlerde misafir edilmesi gibi uygulamalar günlük ilişkileri dönüştürebilirdi.
  • Gençlik ve sembolik yolculuklar: Farklı kentlerden gençlerin ortak anıtlarda buluşup hem Türkçe hem Kürtçe deklarasyonlar okumaları, kuşaklar arası bağları güçlendirirdi.
  • Eğitim ve dil çalışmaları: Milli Eğitim’in desteklediği iki dilli sözlük ve gramer kitaplarının ücretsiz dağıtımı eğitim alanında uzun vadeli etki sağlar; dilsel bariyerleri azaltırdı.
  • Ortak dini ve kültürel söylemler: Eş zamanlı olarak önemli camilerde kardeşlik temalı hutbelerin okunması, toplumun farklı kesimlerinin aynı mesajı duymasını sağlar.
  • Kaybeden ailelerin ortak törenleri: Çatışmalarda evlatlarını yitirmiş ailelerin birlikte anma ve ziyaretler düzenlemesi, siyaset üstü bir empati zemini oluştururdu.

Bunlar Yapılmadı; Sonuçlar

Bu tür pratiklerin gerçekleşmemesi, Meclis’teki adımların kamuoyunda krizleşmesine uygun zemin hazırladı. Dinlemeler görece çok yapıldı ama toplumu kucaklayıcı ritüeller, sembolik yakınlaşma ve empati tesisine dönük uygulamalar ihmal edildi. Medyada ve sokakta sert söylemler, karşı tarafa yönelik operasyonel uygulamalarla birleşince ayrışma derinleşti. Örneğin uzun süreli hapis cezalarını tamamlamış siyasi tutukluların çıkarılmaması, kayyım atanan belediyelerin iade edilmemesi gibi somut eksiklikler toplumsal güveni daha da aşındırdı.

Sonuç olarak; barış ve kardeşlik, yalnızca güvenlik tedbirleriyle tesis edilemez. Yasalar ve normatif düzenlemeler elbette gereklidir; fakat önce toplumun müzakere alanında, ortak acı ve umutlar etrafında yeniden buluşması sağlanmalıdır. Bu eksikliği görerek; dayanışma, kültürel paylaşım ve sembolik yakınlık yöntemleriyle sürecin sağlamlaştırılmasına acil ihtiyaç vardır.

Not: Bu değerlendirme, hücresinden barış ve kardeşlik perspektifini koruyan bir kalemin gözünden yazılmıştır; umudun ve mücadelenin sürmesi gerektiği vurgulanmaktadır.