CHP yönetimi, 38. Olağan Kurultay ile ilgili davadan çıkan ret kararını ve bunun İstanbul sürecine etkilerini Cumhuriyet gazetesine değerlendirdi. Parti hukukçuları, dava sürecinin iktidar tarafından partiyi bölme ve gündemi değiştirme amaçlı kullanıldığını, bunun ise amacına ulaşmadığını belirtiyor.

Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, davanın partiyi yıpratma girişimlerinin başarılı olamadığını vurguladı. Gökçen, İstanbul il kongresiyle ilgili iki dava olduğunu; birinin Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karara bağlandığını, dedikodu ve tanık ifadelerinin tek başına delil sayılmayacağını ve bu yolla kongrenin iptal edilemeyeceğini söyledi.

İstanbul sürecine ve casusluk iddiasına ilişkin değerlendirme

Gökçen, diğer dava olan ceza davasını baştan zayıf bulduklarını; kongreye yönelik hiçbir leke sürme çabasının başarılı olamayacağını ifade etti. Ayrıca İstanbul’da “casusluk” soruşturması başlatıldığı yönündeki iddialara değinerek, Ekrem İmamoğlu hakkında henüz iddianame hazırlanamadığını ve yeni bir suç uydurma gayreti içinde olunduğunu söyledi. Seçime hazırlanmanın, cumhurbaşkanı adayı olmanın suç olmadığı; seçim kazanma potansiyelinin suç addedilmesinin kabul edilemez olduğu belirtildi.

Gökçen sözlerini, “Bağımsız basınımızın, siyaset yapma ve seçim kazanma hakkımızın arkasında duracağız” diye sürdürdü.

Mahkeme kararları ve ‘‘şaibe’’ iddiası

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ise ret kararı sonrasında, İstanbul il kongresine yönelik geçmişi belli bir hakim tarafından verilen tedbir kararının derhal kaldırılması çağrısında bulundu. Çiftci, davaların birbirine benzer yönleri olduğunu, 38. Olağan Kurultay üzerindeki ‘‘şaibe’’ iddiasının yok hükmünde olduğunu savundu.

Çiftci ayrıca, İstanbul’da meşru ve seçimle gelmiş bir il yönetiminin görev başında olduğunu; Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararının bu durumu net şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Sonuç olarak, CHP’nin kurumsal kimliğini yıpratma girişimlerinin başarısız kaldığı vurgulandı.