Bağ-Kur İhya Düzenlemesi: Yeni Teklifin Getirdiği Oran ve Maliyet Artışları
Merhaba kıymetli okuyucularım, soru ve görüşlerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz. Türkiye artık bir ekonomik kriz yaşamıyor; uzun zamandır derin bir ekonomik buhranın içinden geçiyor. Kriz geçicidir, buhran kalıcıdır. Krizden sonra nefes alınır, ama buhranda nefes bile lüks olur. Bugün sokakta, pazarda, atölyede, tarlada biriken sessizlik, aslında bu buhranın sesidir. Vatandaş artık “ne kadar daha dayanırız?” sorusunu kendine sormaktan korkar hale gelmiştir.
Tam da bu atmosferde, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler geçtiğimiz haftalarda yeni Kanun Teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu. Güler teklifin gerekçesini şu sözlerle ifade etti: “Sosyal güvenlik sistemi, toplumun refahını güvence altına alan en kritik kamu hizmet alanlarından biridir. Bu sistemin hem aktüeryal dengesini sağlamak, sürdürülebilirliğini güçlendirmek ve gelir-gider dengesini korumak istiyoruz.”
Söylem kulağa hoş geliyor: “Sürdürülebilirlik, denge, refah…” Ancak sorulması gereken soru şudur: Bu denge kimden alınarak, kimin için sağlanıyor? Kağıt üzerinde rakamlar düzelse de vatandaşın cebindeki denge çoktan bozulmuş durumdadır. Yeni teklif, tam da bu noktada Bağ-Kur’luların omzuna yeni bir yük bindirmektedir.
Bağ-Kur İhya Nedir, Kimleri İlgilendiriyor?
“İhya” kelime anlamıyla “yeniden diriltmek” demektir. Sosyal güvenlik hukukunda ise dondurulmuş Bağ-Kur hizmetlerinin yeniden aktif hale getirilmesini, yani sigortalının geçmişte ödeyemediği primleri sonradan ödeyerek hizmet süresine eklemesini ifade eder. Kısaca ihya; geçmişin borcunu bugünden ödeyip, geleceğini satın alma çabasıdır. Birçok esnaf, çiftçi ve serbest meslek erbabı için bu, emeklilikle arasındaki son köprüdür. Ancak o köprünün geçiş ücreti, yeni düzenlemeyle birlikte ciddi biçimde artmaktadır.
Yeni Düzenleme: Rakamlar Vatandaşın Aleyhine
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılacak değişiklikle birlikte, Bağ-Kur ihya borçlanmaları artık daha yüksek prim oranı üzerinden hesaplanacaktır. Mevcut durumda, geçmişte “terk kodu” ile durdurulan Bağ-Kur sürelerinin ihyasında prime esas günlük kazancın %34,75’i esas alınıyor. Yeni teklifle bu oran %45’e çıkarılacaktır. Bu, bugünün şartlarında azımsanmayacak bir fark yaratmaktadır.
2025 yılı sonuna kadar geçerli olan günlük asgari ihya tutarı 301,23 TL’dir. Yeni düzenlemeyle bu tutar 390,08 TL’ye yükselecektir. Yani sigortalı, her gün için 88,85 TL daha fazla ödeyecektir. 2.000 gün ihya borçlanması yapan bir Bağ-Kurlu, mevcut sistemde 602.460 TL öderken; yeni düzenlemeyle 780.160 TL ödemek zorunda kalacaktır. Aradaki fark 177.700 TL’dir.
Bu sadece Bağ-Kur için değil; SGK borçlanmalarında da benzer artışlar planlanmaktadır. Prime esas kazanç oranı %32’den %45’e çıkarılacaktır. Yani 540 gün askerlik borçlanması yapan bir sigortalı, bugünkü sistemde 149.790 TL öderken, yeni düzenleme sonrası 210.643 TL ödeyecektir. Aradaki fark 60.852 TL’dir. Doğum borçlanması bu artıştan muaf tutulsa da, diğer tüm borçlanma türleri bu zamdan etkilenecektir.
Hangi Süreler Zamdan Etkilenecek?
Yeni düzenleme kapsamında artıştan etkilenecek borçlanma kalemleri oldukça geniştir:
- Askerlik ve yedek subaylıkta geçen süreler,
- Sigortalı olmaksızın yapılan doktora veya tıpta uzmanlık süreleri,
- Avukatlık stajı,
- Grev ve lokavtta geçen süreler,
- Hekimlerin fahri asistanlık süreleri,
- Tutuklanıp beraat edenlerin gözaltı süreleri,
- Seçim nedeniyle istifa edenlerin açıkta geçirdikleri süreler,
- Kısmi süreli çalışanların eksik günleri.
Kısacası toplumun neredeyse her kesimini ilgilendiren bir düzenlemeden bahsedilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki yeni yılla birlikte asgari ücrete yapılacak artışla SGK tüm hizmet borçlanmaları ile ihya borçlanmaları da zamlanacaktır. Yani hem yeni yıl zammı hem de hükümetin yeni kanun teklifiyle sigortalılar ekstra zamlı borçlanma tutarları ödeyeceklerdir.
Kısmi İhya Olur mu? Yalnızca Belirli Durumlarda
Birçok vatandaşın kafasındaki soru şu: “Ben prim borcumun bir kısmını ödesem yeterli olur mu?” Cevap: Hayır. İhya işlemlerinde çıkarılan borcun tamamının ödenmesi esastır. Ancak bazı özel durumlar hariçtir. Eğer sigortalının hem Tarım Bağ-Kur hem Esnaf Bağ-Kur hizmeti varsa ve bu hizmetlerin biri 2008 öncesine, diğeri 2008 sonrasına aitse, sadece birini ödemesi yeterlidir. Yani sigortalı, emeklilik için gerekli prim gün sayısını tamamlayan ihyayı öderse, diğerini ödemedi diye başvurusu reddedilemez. Bu ayrıntı binlerce kişinin yanlış yönlendirme nedeniyle fazla ödeme yapmasının önüne geçebilir.
Yeni Dönem: İşveren ve Sigortalı Aynı Gemide
Kanun teklifinde işverenleri de ilgilendiren kritik başlıklar vardır. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının işveren hissesi %11’den %12’ye çıkarılmaktadır. İmalat dışı sektörlerde verilen %4’lük SGK prim desteği %2’ye indiriliyor; imalat sektöründe %5’lik destek korunuyor. Ayrıca sigortalıların prime esas günlük kazanç üst sınırı da asgari ücretin 7,5 katından 9 katına yükseltilmektedir.
Bu düzenlemeler devletin “aktüeryal dengesini” korumayı amaçlamaktadır. Ancak bu dengenin maliyetini yine çalışan, üretici ve küçük esnaf ödüyor.
Zamanlama Her Şeydir: Yılbaşını Beklemeyin
Kanun teklifi henüz yasalaşmadı. Ancak yılbaşında asgari ücrete zam yapılacağı kesindir. Bu da ihya ve borçlanma tutarlarını doğrudan etkileyecektir. Yani; kanun yürürlüğe girerse oran artacak; asgari ücret artarsa taban yükselecektir. İki etki birleştiğinde vatandaş için çifte artış olacaktır. Bu nedenle ihya yapmayı düşünenlerin yıl sonunu beklemeden başvuru yapması hayati öneme sahiptir. Bugün yapılan başvuru, gelecekte on binlerce liralık fark yaratabilir.
İhya Mağduriyeti: Biriken Umut, Artan Bedel
Bağ-Kur ihya düzenlemesi bir yandan geçmişteki eksik sürelerin tamamlanmasını sağlarken, diğer yandan vatandaşın cebine ağır bir yük bırakmaktadır. Devlet sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini gerekçe göstermektedir; fakat bu sürdürülebilirliğin bedeli yine vatandaşın alın terinden çıkmaktadır. Birçok küçük esnaf prim borçlarını ödeyemediği için sistemin dışına itilmiştir. Yıllarca dondurulan hizmet süreleri şimdi ihya adı altında yeniden canlandırılıyor. Fakat bu “canlandırma” öyle yüksek bir bedele bağlanıyor ki, birçok Bağ-Kurlu emekliliğe değil, borca koşmaktadır.
İhya hakkı, vatandaşın geçmişteki emeğini yeniden hayata döndürme imkânıydı. Ancak bu bedel her yıl katlanarak artarsa sistemin adı “sosyal güvenlik” değil, “sosyal yük” haline gelir.
Emekçinin Zamanı Şimdi
Bu ülkenin gerçek sahipleri alın teriyle yaşayanlardır. Bağ-Kur’lular yıllardır kendi sigortalarının, kendi primlerinin, kendi emekliliklerinin mücadelesini veriyor. Bugün ihya düşünüyorsan, bekleme: kanun yasalaşmadan, asgari ücret artmadan başvurunu yap. Çünkü yarın geldiğinde aynı prim için çok daha yüksek bir bedel ödeyeceksin. Emeklilik bir lütuf değil, hak edilmiş bir karşılıktır. Ve bu hak ancak zamanında sahip çıkıldığında anlam kazanır. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği emekçinin belini bükmeden sağlanmalıdır. Bu ülkenin refahı ancak alın terine değer verildiğinde mümkündür. Bugün adım atmak, yarın için birikmiş bir hakkı kurtarmaktır.

