DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın son mesajlarını değerlendirerek Türkiye’nin demokratik çözüm sürecinde yeni bir döneme girmesi gerektiğini vurguladı. Bakırhan’a göre, Öcalan’ın bahsettiği ‘demokratik müzakere’ yalnızca barış isteğini değil, aynı zamanda hukuki ve siyasi adımların birlikte atılmasının zorunluluğunu da ifade ediyor.
Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun oluşturulduğunu hatırlatarak bu yapının yalnızca dinleme süreciyle sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti. Ona göre artık “hukuki bir çerçevenin” oluşturulma zamanı geldi. “Bir yıldır iyi niyetli dinlemeler yapıldı, fakat artık yasa ve yol haritası gerekiyor. Kürt sorunu sadece sözlerle değil, hukuki adımlarla çözülebilir,” dedi.
Pozitif Barış Dönemi ve Öcalan’ın Rolü
Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın yıllar önce “silahların bırakılması” yönündeki çağrısını hatırlatarak, bugün gelinen noktada 40 yıllık PKK’nın kendisini feshetmesinin büyük bir dönüm noktası olduğunu söyledi. “Bu noktadan sonra yapılması gereken şey, demokratik müzakerelerle pozitif barışa geçmektir,” ifadelerini kullandı. Bu sürecin başarıya ulaşması için, Meclis Komisyonu’nun Öcalan’la doğrudan temas kurmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. “Bu bir taviz değil, çözüm sürecinin doğal bir gereğidir,” diye ekledi.
Hukuki Zeminin Şartları
Bakırhan, çözüm sürecinin sadece siyasi değil ekonomik ve hukuki bir boyutu olduğuna dikkat çekerek, “Kürt meselesinin derin nedeni hukuk eksikliğidir. Eğer bu eksik tamamlanırsa barış da kalıcı olur,” dedi. Bu kapsamda, geçiş yasaları olarak adlandırdığı yeni yasal düzenlemelerin acilen ele alınması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Terörle Mücadele Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesini ve uzun tutuklulukların son bulmasını önerdi.
Komisyonun Görevi ve Meclisin Sorumluluğu
DEM Parti liderine göre Meclis’teki komisyonun artık dinlemelerin ötesine geçip, yasal öneriler sunan aktif bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. “Yasa teklifleri Meclis Genel Kurulu’na taşınmalı, geçiş sürecini yönetecek bir hukuk sistemi kurulmalı,” diyen Bakırhan, mevcut iyi niyet adımlarının karşılığında somut düzenlemelerin yapılmadığını da dile getirdi.
“PKK kendi örgütünü feshetti, silahlar bırakıldı ama iktidar cephesinden hâlâ bir yasal adım görmedik. Süreci sürüncemede bırakmak, toplumun beklentilerine ihanet olur,” diyerek uyarıda bulundu.
Cezaevleri, İnfaz Yasası ve TMK Tartışmaları
Bakırhan, toplumun en çok merak ettiği konulardan birinin infaz yasası ve cezaevlerindeki durum olduğunu ifade etti. “Halk soruyor: Uzun tutukluluklar bitecek mi? AİHM kararları uygulanacak mı? Kayyum politikaları sona erecek mi? Bu soruların yanıtlarını verebilmemiz için artık hukuki altyapı hazırlanmalı,” dedi. Negatif barışın önemli bir aşama olduğuna değinen Bakırhan, ancak pozitif barışa geçiş için daha fazla adım atılması gerektiğini savundu.
“Öcalan’la Görüşme Süreç Başarısı İçin Şarttır”
Bakırhan, Abdullah Öcalan’la görüşmenin barış süreci açısından zorunlu bir aşama olduğunu söyledi. “Bu mesele çözülecekse Sayın Öcalan’la görüşmeden olmaz. Kimle konuşulacak, kimden çözüm beklenecek?” diyerek mevcut tereddütlerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Ona göre, Öcalan yalnızca bir örgüt lideri değil, barışın mimarı ve Kürt sorununun en önemli muhataplarından biridir.
Öcalan’ın Koşulları ve Barışın Geleceği
Bakıhan, Öcalan’ın mevcut cezaevi koşullarının sürdürülebilir bir müzakere için uygun olmadığını söyledi. “İletişim ve yaşam koşulları iyileştirilmeden demokratik müzakere yürütmek mümkün değildir,” dedi. Dünyadaki benzer çözüm süreçlerine atıfta bulunarak, barışın sağlanması için tarafların açık iletişim içinde olması gerektiğini vurguladı. “27 yıldır bir hücrede olan bir insandan bahsediyoruz, buna rağmen barışa dair en yapıcı söylemi geliştirmiştir,” diyerek Öcalan’ın duruşuna dikkat çekti.
Son olarak, Bakırhan Türkiye’nin geleceği için Kürt sorununun demokratik ve kalıcı bir zeminde çözülmesinin şart olduğunu belirterek, “Bu mesele Türkiye’nin tamamının meselesidir. Meclis’te temsil edilen bütün partiler bu tarihsel sorumluluğun bir parçasıdır,” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.