Defne Soyer’den Cem Küçük’e Mektup: Davaya İlişkin Açıklama
Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kızı ve avukatı Defne Soyer, iktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’e bir mektup gönderdi. Soyer mektubunda, davaya konu iddianamede “kişisel menfaat elde edilmediği” tespitinin yer aldığını hatırlattı ve “Dolandırıcılık ile bağdaşmayacak birçok tartışma ile suç oluşturmaya çalışılmakta, tutukluluk bir ceza olarak kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Soyer ayrıca inşaatlara ilişkin iddialara değinerek, “İnşaatların tamamının mülkiyeti büyükşehir belediyesindedir, dolayısıyla bir zarardan bahsetmek mümkün değil. Zaten sonunda belediye bu inşaatları bitirmek zorunda ve o anda davanın konusu ortadan kalkacak” dedi. Defne Soyer’in açıklamalarını köşesinde paylaşan Cem Küçük ise konuya ilişkin yanıtını ilerleyen günlerde vereceğini duyurdu.
Mektubun Tam Metni
Defne Soyer’in Cem Küçük’e iletmiş olduğu mektup şu şekilde:
“Bu dava bir hukuk davasıyken, Danıştay kararıyla da hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu belirtilmişken ceza davası olarak görülmektedir. Nitelikli dolandırıcılık suçlaması yapılmaktaysa da suçun hiçbir unsuru oluşmamış, suçun unsurlarına dair hiçbir delil iddianamede bulunmamaktadır. Hatta iddianamede açıkça kişisel menfaat elde edilmediği tespiti yapılmıştır.
Dolandırıcılık suçunun oluşması için gerekli unsurlarda hile ve desise ile kişileri kandırma kastıyla hareket edilmesi gerekirken, mevcut durumda kentsel dönüşümde kooperatifçilik modelinin uygulanmasındaki tek kasıt 10 yılı aşkın süredir evlerini bekleyen hak sahiplerinin evlerine yerleşmesi, İzmirlilerin güvenli konutlarda yaşamaları, deprem dirençli bir kent oluşturmaktır. Zaten farklı bir kasıt olduğuna dair hiçbir delil yoktur.
Türkiye bir deprem ülkesidir ve hükûmet, belediye, STK’lar, meslek odaları ve vatandaşlar ortaklaşmalıdır. En temel hak olan yaşam hakkını da kapsayan “çatı hak” olarak tanımlanan barınma hakkını sağlamak için bu gibi yenilikçi ve hukuka uygun çözümler geliştirilmelidir. Örneğin sadece İzmir’de mevzuata göre depreme dayanıksız kabul edilen 670.000 bina varken TOKİ’nin yaptığı 5 bin konut yeterli değildir.
Davada tartışılan 3 konu kooperatiflerle yapılan sözleşmeler, yönetim kurulu kararıyla imzaların sonradan tamamlanmış olması ve kamu zararıdır.
- Oysaki imzaların sonradan tamamlanması Sayıştay’ın tavsiyesine iyi niyetle uyulması sebebiyledir; o dönem de bir hukuksuzluk tespit edilmemiştir.
- Kooperatiflerle yapılan sözleşmeler de hukuki görüşlerden anlaşılacağı üzere hukuka uygundur. Yapı kooperatifçiliği tüm dünyada ve Türkiye’de uygulanan bir modeldir. Bu modelin şeffaflığı ve güvenilirliği üç farklı mevzuata tabi yapının bir arada olmasından da gelmektedir. Büyükşehir Belediyesi, belediye şirketi ve kooperatifler her biri ayrı kanunlarla sıkıca denetlenmektedir.
- İddianamede inşaatlardaki gecikmeler nedeniyle kira yardımı yapılmasının kamu zararı oluşturduğu söylenmektedir. Ancak bu alanlarda hak sahipleriyle uzlaşmalar 10 yıl önce başlamıştır; dolayısıyla kooperatifleşme olmasaydı daha büyük kamu zararı ortaya çıkacaktı. Kaldı ki belediyeler sosyal yardım yapabilirler ve bu kamu yararınadır.
Sonuç olarak dolandırıcılık ile bağdaşmayacak birçok tartışma ile suç oluşturmaya çalışılmakta, tutukluluk bir ceza olarak kullanılmaktadır. Tunç Soyer görev süresi boyunca hiçbir kooperatif şikâyette bulunmamıştır. Kooperatiflerde mağduriyetler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) yeni yönetiminin ve İzBB Hukuk Müşavirliğinin işlerin hukuka uygun olduğunu ve devam edilmesi yönünde görüşüne rağmen, bir yıl önce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün sadece bir etapta inşaatlardaki bir konu ile ilgili yazısını bahane göstererek sözleşmeleri tek taraflı feshetmek istemesi ile başlamıştır. (Fesih hukuki dayanaktan yoksun ve tek taraflı olduğu için hukuksuzdur.)
İnşaatların tamamının mülkiyeti büyükşehir belediyesindedir; dolayısıyla bir zarardan bahsetmek mümkün değil. Zaten sonunda belediye bu inşaatları bitirmek zorunda ve o anda davanın konusu ortadan kalkacaktır. Ödemelerini yapan ve geciken inşaatlar nedeniyle evlerini henüz teslim alamayan kooperatif ortaklarının hiçbirinin hakkı kaybolmamıştır. İzBB bu inşaatları tamamlayacağını defaatle beyan etmiştir. Sonuç itibariyle, buharlaşan bir para ve dolandırıcılık suçunun unsurları yoktur.”
Soyer’in Tutuklanması ve Dava Süreci
SOYER’İN TUTUKLANMASI
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirâki İZBETON A.Ş’ye yönelik soruşturma kapsamında aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 11 kişi tutuklanmıştı. 11’i tutuklu olmak üzere toplam 65 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması 19 Eylül Cuma yapıldı. Duruşmada Soyer ve Aslanoğlu savunmalarını yaparak tahliyelerini talep etti.
Davada bugün tutuksuz yargılanan 54 kişi savunma yapacak.