Trump ve Netanyahu’nun Knesset Gösterisi: Diplomasi Yerine Megalomani

Öğle saatlerinde BBC World ekranlarında dikkat çekici bir sahne vardı. Saat tam 12.55’te, ABD Başkanı Donald Trump, Knesset binasına girerken tüm salon ayakta ve uzun süre durmaksızın alkışlıyordu. Bu alkışların ne kadar süreceğini ölçmeye çalıştım ama bir süre sonra vazgeçtim; çünkü bu coşku bitmeyecek gibiydi. Knesset Başkanı Amir Ohana, Gazze’deki ateşkes sürecine katkıda bulunduğunu söylediği […]

Öğle saatlerinde BBC World ekranlarında dikkat çekici bir sahne vardı. Saat tam 12.55’te, ABD Başkanı Donald Trump, Knesset binasına girerken tüm salon ayakta ve uzun süre durmaksızın alkışlıyordu. Bu alkışların ne kadar süreceğini ölçmeye çalıştım ama bir süre sonra vazgeçtim; çünkü bu coşku bitmeyecek gibiydi.

Knesset Başkanı Amir Ohana, Gazze’deki ateşkes sürecine katkıda bulunduğunu söylediği isimleri tek tek anıyor, çoğu zaman İbranice konuşuyor ve her fırsatta Trump’ı öne çıkararak alkışlatıyordu. Konuşma sırasında kimi zaman başına kipa takması, sahneye teatral bir hava katıyordu. Ohana, “Dünyanın huzuru için daha fazla Trump’a ihtiyaç var” diyerek durumu abartılı biçimde yüceltiyordu.

Netanyahu’nun Sahnesi

Ardından söz alan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump’a övgü yağdırdı. Söyledikleri insana öfke ve hayret karışımı duygular yaşatacak türdendi: Trump’ın İsrail’in Beyaz Saray’da gördüğü en iyi başkan olduğunu, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ve Golan Tepeleri dahil çeşitli bölgeler üzerindeki hak iddialarını onaylamasının kendileri için tarihi bir adım olduğunu vurguladı. Dahası, İran’a karşı uygulanan baskıları ve İbrahim Anlaşmaları’ndaki rolünü “tarihe geçen hizmetler” olarak nitelendirdi.

Netanyahu, konuşması sırasında duygusal bir rol üstlenerek ağlayacakmış gibi yaptı; bu hali sahte bir tiyatro izlenimi bıraktı. Bu noktada artık izlemeye dayanamadım ve kanalı değiştirip Şarm El Şeyh zirvesi hakkında gelişmeleri öğrenmeye yöneldim.

Şarm El Şeyh’teki Gerginlik

Trump’ın, Netanyahu’yu ani bir kararla Mısır’a davet etmeye çalıştığı, bu durumun diğer liderlerde tepki yarattığı haberleri geçiyordu. Zirveye katılan liderler arasında toplantının iptali bile dile getiriliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının pisti pas geçtiği ve geri dönmeyi değerlendirdiği konuşuluyordu. Tepkiler sonrası Netanyahu, dini bir etkinliği bahane ederek Mısır ziyaretinden vazgeçti. Böylece kriz büyümeden atlatıldı.

Trump’ın Alkış Fırtınası

Yeniden BBC’ye döndüğümde Trump’ın kendisini överek başladığı konuşma salonda yankılanıyordu. Megaloman bir ifadeyle İsrail ordusunun gücünden bahsediyor, ABD’nin desteğiyle nasıl “barış” sağlandığını anlatıyordu. İran’a karşı düzenlenen operasyonları açıkça dile getiriyor, İsrail ordusunu kahraman ilan ediyordu. Gazze’yi harabeye çeviren generali övmesi, insanlık adına utanç vericiydi.

Trump, Netanyahul’ya dair yolsuzluk soruşturmalarının affedilmesini isterken, salondakilere dakikalarca “Bibi, Bibi” sloganları attırdı. O anlarda iki liderin kendilerini nasıl bir sahne gösterisinin parçasına dönüştürdükleri çok netti. Gazze’de öldürülen on binlerce sivil içinse tek bir sözcük bile etmediler. Üstelik, Trump’ı protesto eden Filistin asıllı iki milletvekili salondan apar topar çıkarıldı.

Dünyaya Yansıyan Saygısızlık

Trump’ın uzattığı konuşma yüzünden Şarm El Şeyh’teki diğer liderler saatlerce beklemek zorunda kaldı. Birçoğu, beklerken ayaküstü kısa görüşmeler yapmaktan başka bir seçenek bulamadı. Toplantı sonrasında ise aynı liderlerin Trump’ın ayağına gidip fotoğraf çektirmesi, diplomatik bir utanç vesilesiydi. Bu tavır, Trump’ın narsist ve kibirli kişiliğinin göstergesiydi.

İzlediklerim karşısında içimde öfke, mide bulantısı ve çaresizlik karışıyordu. ABD ile İsrail arasındaki bağ, artık bir ortaklıktan çok bir birleşme gibiydi. Gerçek şudur: Bu iki ülkenin zihniyeti değişmedikçe, ne bölgede ne de dünyada gerçek anlamda barışın ve huzurun sağlanması mümkün olmayacaktır.

Exit mobile version