New York kentindeki başkanlık yarışı, 34 yaşındaki sosyal demokrat Zohran Mamdani sayesinde olağanüstü ilgi topluyor. Mamdani, şehrin ilk Güney Asyalı ve Müslüman belediye başkanı olma iddiasıyla öne çıkarken hem bazı Yahudi toplum liderlerinden hem de sanat çevrelerinden beklenmedik destek aldı.
Rakibi eski vali Andrew Cuomo, Mamdani’yi kışkırtıcı bir dille eleştirirken kampanya tartışmaları vatandaşlık geçmişi, dış fon iddiaları ve 11 Eylül sonrası aile deneyimlerine kadar uzandı. Bu süreçte Zohran Mamdani ile ilgili iddialar, ülke çapında siyasi tartışmaları alevlendirdi; Cumhuriyetçi milletvekilleri vatandaşlık süreçleri hakkında Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma talep etti.
New York’un sınavı ulusal siyaseti etkiliyor
Yarışın sonucu sadece bir belediye yönetimi değişikliği olmayabilir: Mamdani’nin seçilmesi veya seçilememesi, ilerici politikaların büyük bir kentteki testinin sonucuna dair örnek teşkil edecek. Trump yönetimi dahil pek çok aktör bu süreci yakından izliyor; Trump’ın kamuoyunda Mamdani’ye dair karışık yorumları bile kampanyanın psikolojisini etkiliyor.

Mamdani’nin Hindistan kökenli aile geçmişi ve erken yaşta New York’a gelişi, seçmen algılarını şekillendiriyor. Öte yandan Cuomo’nun geçmişteki iddiaları ve salgın dönemindeki tartışmalı kararları da seçimin çerçevesini belirliyor. 4 Kasım’daki oy verme süreci, yerel dinamiklerin ulusal etkilerini ortaya koyacak.
Dış politika atamaları ve Senato çekişmeleri
Washington’da ise Trump’ın Yakın Doğu İşleri Yardımcı Sekreteri adayı Joel Rayburn etrafında sert tartışmalar yaşandı. Rayburn’un geçmişte Suriye özel elçileriyle bağlarına dair eleştiriler, Senato’da itirazlara yol açtı ve adaylıktan çekilmesiyle sonuçlandı.
Senatörlerin kaygısı, sivil dış politika liderliğinin geçmiş ilişkiler nedeniyle sorgulanmasıydı; bu durum, Washington içindeki güç dengelerinin ve dış politika yönelimlerinin yeniden değerlendirilmesine neden oluyor.

Gazze, Körfez ve Abraham Anlaşmaları
ABD yönetimi Ortadoğu’daki ateşkesi, bölgesel dengeleri ve Abraham Anlaşmaları’nın genişletilmesini aktif şekilde destekliyor. Gazze’de olası bir bölünme senaryosu ve İsrail’in kontrol alanları, bölgedeki güvenlik ile insani durum üzerinde etkili. Riyad’daki yatırım zirvesinde finans dünyası ve diplomasi temsilcilerinin bir araya gelmesi, ekonomik yatırımların bölgesel bağları güçlendirme niyetini ortaya koydu.
Suudi Arabistan’ın yapay zeka ve teknoloji yatırımlarına odaklanması, Körfez ülkelerinin bölgesel pozisyonunu ekonomik araçlarla güçlendirme hamlesi olarak okunuyor.

Venezuela: Operasyonlar, petrol ve yaptırımlar
Venezuela, ABD gündeminde tekrar ön plana çıktı; Karayipler ve Doğu Pasifik’te yürütülen operasyonlarda bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı hedef alındı ve çatışmalarda ölümler yaşandı. ABD bu operasyonları “narkoteröristlere” yönelik olarak sundu ve Kongre’den ayrı savaş izni talep etmedi.
Petrol akışları da jeopolitik bir araç hâline geldi: 2024 verilerine göre ABD, günlük onlarca bin varil Venezuela petrolü ithal ederek ülkeyi önemli tedarikçilerinden biri haline getirdi. Trump yönetimi bazı ülkelere yaptırımlar ve gümrük vergileri uygularak, Chevron’un lisansını iptal ederek Caracas’a baskı kurma yolunu seçti; bu adımların ekonomik ve insani yansımaları tartışılıyor.
Venezuela’daki halkın zorlukları ve muhalefetin yeni ekonomik yaklaşımlarına dair temaslar, Amerikan yatırımlarının geleceği açısından potansiyel fırsatlar barındırıyor; ancak yaptırımların geniş halk kesimlerine etkisi yüksek risk taşıyor.
Genel değerlendirme: New York’tan Caracas’a, Gazze’den Körfez’e uzanan bu konular, birbirine geçişken şekilde hem iç siyaseti hem de uluslararası ilişkileri etkiliyor. Yerel seçimler, dış politika atamaları ve enerji stratejileri birbiriyle kesişerek küresel dengeleri şekillendiriyor. Bu süreçlerin yakın takibi, hem politika yapıcılar hem de halk için belirleyici olacak.

