Dünya genelinde yaşanan çatışmalarda masum insanların hayatını kaybetmesi, birçok sorunun ve çözümün açık olmasına rağmen devam ediyor. Konuşmasında, özellikle Gazze’deki durumun vahametine dikkat çekilerek, bölgedeki yok edici güçlerin ve sivil hedeflere yönelik saldırıların yarattığı insani trajedi vurgulandı.
Erdoğan, İsrail’in elindeki askeri kapasiteye işaret ederek, ölümcül silahların ve ağır bombaların kullanımının sivil bölgelerde yarattığı yıkımı sert ifadelerle eleştirdi. Gazze’de altyapı kalmadığını, okulların, hastanelerin ve ibadethanelerin hedef alındığını belirtti.
Gazetecilere Yönelik Saldırılar ve Bilgi Manipülasyonu
Gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışan gazetecilere yönelik hedefli saldırıların küresel medya düzeninde büyük bir gedik açtığını söyledi. Erdoğan’a göre, bilgi savaşında mağdur olan tarafların sesi kesildiğinde, yaşanan katliamların uluslararası sahada doğru biçimde yansıtılması engelleniyor. 270 gazetecinin hayatını kaybettiğinin altını çizdi ve bazı medya aktörlerinin olayı gizleyen bir üslup benimsediğini belirtti.
Uluslararası Kurumların Sorumluluğu
Küresel barışı korumakla yükümlü kurumların, soykırımı engelleyecek veya sivillerin hayatını koruyacak etkili adımlar atmadığını eleştirdi. Bu kurumların harekete geçmemesinin, insanlık adına büyük bir eksiklik olarak değerlendirildiğini ifade etti.
İddialar ve Mutabakatın Bozulması
Hamas’ın anlaşmalara sadık kaldığına dair bir gözlem paylaştı; aksine İsrail’in mutabakatı bozmak ve saldırıları sürdürmek için bahaneler aradığı görüşünü aktardı. Bunun, taraflar arasındaki güvenin daha da zedelenmesine yol açtığını söyledi.
Türkiye’nin Yardım Taahhüdü
Türkiye’nin Gazze’nin yeniden inşası için aktif bir rol üstlenmeye hazır olduğu ve sadece yardım sağlamaktan öte tüm imkanları devreye sokmaya hazır bulunduğu vurgulandı. Erdoğan, bu konuda ülkenin elini değil, tüm gövdesini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirtti.
Aile ve Toplumsal Değerler Üzerine Uyarı
Konuşmada ayrıca toplumsal değerlerin korunmasına ilişkin ciddi uyarılar yapıldı. Özgürlük söylemlerinin kötüye kullanılarak ahlaki zayıflamayı meşrulaştırma çabalarına dikkat çekildi. Sosyal medya ve dijital platformların aile kurumunu zayıflatan ve sapkın akımları teşvik eden bir rol üstlendiği ileri sürüldü ve aile müessesesinin ciddi bir saldırı altında olduğu ifade edildi.




