Ekrem İmamoğlu’ndan ‘Kafkavari’ Diplom Davası Üzerine Cezaevi Mektubu

Silivri Cezaevi’nden kaleme aldığı mektupta CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Franz Kafka’nın Dava romanına göndermede bulunarak, kendi yargı sürecini “anlamdan yoksun, keyfi ve belirsizliklerle dolu bir süreç” olarak tanımladı. İstanbul Üniversitesi tarafından diplomasının iptal edilmesini, hukuk dışı bir siyasi müdahale olarak nitelendirdi ve bu kararın asıl amacının kendisini cumhurbaşkanlığı yarışının dışında bırakmak olduğunu belirtti. İmamoğlu, […]

Silivri Cezaevi’nden kaleme aldığı mektupta CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Franz Kafka’nın Dava romanına göndermede bulunarak, kendi yargı sürecini “anlamdan yoksun, keyfi ve belirsizliklerle dolu bir süreç” olarak tanımladı. İstanbul Üniversitesi tarafından diplomasının iptal edilmesini, hukuk dışı bir siyasi müdahale olarak nitelendirdi ve bu kararın asıl amacının kendisini cumhurbaşkanlığı yarışının dışında bırakmak olduğunu belirtti.

İmamoğlu, diplomasının iptal sürecinde fakülte dekanının bile onayı reddedip istifa ettiğini anlatarak, hukuk sisteminde yaşanan bağımsızlık sorununun altını çizdi. Açtığı idari davada lehine karar çıkma ihtimali ortaya çıktığında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yargıç değişikliğine gitmesini yargı üzerindeki siyasi baskının somut göstergesi olarak değerlendirdi.

Kafka’dan Orwell’e Yankılanan Bir Adalet Eleştirisi

İmamoğlu, mektubunda Kafka’nın ve Orwell’in eserleri üzerinden adaletin çarpıtıldığı dönemlere atıf yaptı. “Ne ile suçlandığını dahi bilmeyen Josef K. gibi, ben de 19 yaşındaki Ekrem’in hangi fiilden dolayı suçlandığını anlamıyorum” sözleriyle, suçlamaların temelsizliğine dikkat çekti. 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istenen davada, savcılığın ortada hangi ‘resmî belgenin sahte’ olduğuna dair hiçbir somut delil sunmadığını belirtti.

İmamoğlu, 1990’ların başında Kuzey Kıbrıs’ta ve daha sonra İstanbul Üniversitesi’nde aldığı eğitimin tüm resmi yollardan geçtiğini anlattı. Ancak bugün bu geçmişin siyasi amaçlar uğruna hedef alındığını ifade etti. 31 yıldır geçerli olan bir diplomanın bir gecede iptal edilmesini “George Orwell’in 1984 dünyasında ‘gerçeklerin yeniden yazılması’na benzettiğini” söyledi.

“Kısa Vadeli Çıkarlar Uğruna Temel Değerlerden Vazgeçilemez”

İmamoğlu, hiçbir ülkenin temel haklar pahasına siyasi hesaplarla hareket etmemesi gerektiğini vurguladı. Fransa’nın ve Türkiye’nin geçmişte bu değerler için verdiği mücadelelere atıf yaparak, bugün özgürlük, kardeşlik ve adalet ilkelerinin yeniden tehdit altında bulunduğunu söyledi. “Bu ülkenin tarihi, demokrasiyi savunanların mücadelesiyle yazılmıştır” diyerek toplumun bu değerlere sıkı sıkıya bağlı kalması gerektiğini ifade etti.

Yeni Bir Türkiye Vizyonu

Partisinin ortaya koyduğu vizyonu anlatan İmamoğlu, demokratik, özgürlükçü ve adalet temelli bir Türkiye hedefini yineledi. Bağımsız yargı, özgür basın, bilimsel özerklik ve ekonomik istikrarın ancak hukukun üstünlüğüyle mümkün olabileceğini belirtti. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği çerçevesinde demokratik değerleri güçlendiren bir ortak olabileceğini vurguladı.

Cezaevinden kaleme aldığı mektubunu umut dolu sözlerle bitiren İmamoğlu, “Karşımızda ne kadar büyük engeller olursa olsun, halkımızın desteğiyle bütün ‘Kafkavari’ davaları aşacağız” diyerek direniş ve kararlılık mesajı verdi.

Exit mobile version