Davutoğlu: ‘Makam Peşinde Değilim, Türkiye’nin Krizle Mücadelesi Önceliğimiz’
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM’de düzenlenen Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuştu. Davutoğlu, kürsüde AKP’ye dönüş iddialarına yanıt verdi ve siyasi gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
“Benim için geride kaldı”
Davutoğlu, alnının akıyla makamlara ulaştığını, girdikleri yerden izzetle çıktığını belirterek, unvanlar ve makamların kendisi için yaşanıp geride kaldığını ifade etti. Siyasi makamların peşinde olmadığını vurguladı.
“Kimseden bir beklentim yok”
Davutoğlu, iktidar çevrelerinin ve muhalefetin cumhurbaşkanlığı adaylığı telaşına dikkat çekti. Ne şu an ne de gelecekte yapılacak bir seçimde makam veya adaylığın peşinde olmadığını, hiç kimseden dünyevi bir beklentisi olmadığını söyledi. Elindeki makamı ilkeleri için terk eden birinin değerinin ölçülemeyeceğini belirtti. Türkiye ve dünyanın nereye gittiğinin; sistemik bir depremin yaşandığı, yeni sömürgecilik döneminde ülkenin nasıl ayağa kaldırılacağı ve hangi kadrolarla bunun mümkün olacağı sorusunun derin bir kaygı olması gerektiğini söyledi. Teknolojinin hızlanmasıyla birlikte siyasi ve toplumsal tarihin de bu hıza ayak uydurması gerektiğini vurguladı.
“Alet olmayın böyle bir oyuna”
Davutoğlu, New York’ta ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’ne sunmayı planladığı, Gazze İstikrar Gücü adını taşıyacak bir oluşuma ilişkin hazırlıklara değindi. Metni incelediğini, BM’den geçerse gücün tek görevinin Gazze’yi silahsızlandırmak olacağını, bunun Gazze halkını savunmasız bırakacağını savundu. Cumhurbaşkanı ve devlet yetkililerine böyle bir oyunun parçası olunmaması çağrısında bulundu; Müslümanları silahsızlandırarak İsrail karşısında yem yapmamaları gerektiğini söyledi.
“Bu haddini bilmez adamı Dışişleri Bakanlığı’na çağırın”
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi’ne yönelik sert eleştirilerde bulunan Davutoğlu, büyükelçinin bulunduğu ülkenin demokratik yollarla seçilmiş yönetimine saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Büyükelçinin sömürge valisi olmadığını, Türkiye’nin kimlerle ittifak kuracağına dair görüş beyan etme yetkisi olmadığını belirtti. Söz konusu şahsın Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak uyarılması gerektiğini; Ankara’da böyle konuşmaması, yoksa Washington’a geri dönmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin tam bağımsız bir devlet olduğunu, kimsenin Ankara’da bunun ötesine geçen sözler söyleyemeyeceğini vurguladı.
Söylev ve eleştiriler
Davutoğlu, konuşmalarından alıntı yaparak algı operasyonu yapanlar, beytülmale sahip çıkarak çıkarları zarar göreceğini düşünen kesimler, intikam peşindeki çevreler, siyasi çıkar uğruna hareket edenler ve cumhurbaşkanlığı adaylığında öne geçmek isteyenlerle ilgili eleştiriler yöneltti. Kendisine yönelik manipülasyonlara karşı sabırlı olduğunu, makam peşinde koşmadığını, tarihsel bir hüküm olarak ilkesel davranışın değerinin ölçülemez olduğunu tekrarladı.
Yabancı istihbarat brifingi iddiaları
Davutoğlu, bir siyasetçinin yabancı istihbarat birimlerinden brifing aldığını söylemesinin utanmazlık olduğunu belirtti. 28 Şubat dönemindeki brifingleri hatırlatarak, Türk siyasetinde kimsenin ‘yabancı istihbarat birimlerinden brifing aldım’ demeyeceğini söyledi. Bu tür ifadelerde bulunanların utanç içinde olması gerektiğini ifade etti.
“Bu faşist zihin asla Türk dostu değil”
Davutoğlu, kendisini brifingci provokatör olarak nitelendirdiği kişiye yönelik eleştirilerde bulundu; gençleri ve milliyetçi çevreleri bölücü zehirlerden koruma görevini yerine getirdiğini söyledi. Bölgede etnik ve mezhepsel ayrımcılığı körükleyenlerin Türk dostu olmadığını; Kürt ve Arap düşmanlığının İsrail’in işine yaradığını, Türk düşmanlığının da İsrail’in dostluğu anlamına geldiğini ifade etti.
“Türk gençliğini siyonist kaynaklı faşist hezeyanlara teslim etmeyiz”
Davutoğlu, söz konusu kişinin televizyon programında Rusya, İran, Suriye ve İsrail istihbaratlarıyla görüştüğünü söylediğini aktararak, bu ilişkilerin nasıl kurulduğunun açıklanmasını istedi. Gençlerin milli duygularının istismar edilmesine izin verilmeyeceğini, gerçek vatansever milliyetçilerin kendileri olduğunu ve provokatörlerle mücadele edeceklerini belirtti.
Aile Yılı ve ekonomik tablo
Davutoğlu, Maliye Bakanı göreve geldikten sonra uygulanan kemer sıkma politikalarının halk üzerinde ağır yük oluşturduğunu; 2023 Haziran’ında enflasyonun yüzde 38.21 olduğunu, bugün TÜİK’e göre yüzde 32.82, İTO’ya göre yüzde 40.84 olduğunu söyledi. Tarım ve sanayi üretiminin durduğunu, Kur Korumalı Mevduat gibi uygulamalarla servet transferi yapıldığını, emekçi kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini belirtti. 2002’de asgari ücretle 7 çeyrek altın alınabildiğini, bugün 2,5 çeyrek altın bile alınamadığını, emeklilerin maaşının da ciddi erozyona uğradığını aktardı.
Milletin mahalle bakkalından veresiye alışveriş yapmak zorunda kaldığını, ‘Aile Yılı’nda muhtaç sayısının 18 milyona vardığını, eğitim yardımlarının kesilmesi nedeniyle çocukların eğitimlerinin tehlikeye girdiğini belirtti. Bütçe açıklarının son 8 yılda 50 kat arttığını, günlük faize ödemenin 5,5 milyar olduğunu ve 2026’da bunun 7,5 milyara çıkacağının öngörüldüğünü söyledi. Faiz yükünün 2,7 trilyon seviyesinde olduğunu, devletin gelirlerinin önemli kısmının faize gittiğini aktardı. Geniş tanımlı işsiz sayısının 13 milyonu aştığını, vergi ve enflasyonun ücretlerde yarattığı kaybın 1,5 trilyona yaklaştığını, yılın ilk dokuz ayında ortalama işçi ücretinin birikimli kaybının 80 bin liraya dayandığını belirtti. Asgari ücretlinin maaşının açlık sınırının çok altında olduğunu ve emeklilerin zor durumda olduğunu vurguladı.
“Enflasyonu kontrol etmeden, gelir adaletini sağlamadan çözüm üretmek zor”
Davutoğlu, enflasyon kontrol edilmeden ve gelir adaleti sağlanmadan kalıcı çözüm üretmenin zor olduğunu söyledi. Refah payı verilmesi halinde sanayicinin maliyeti paylaşabileceğini belirterek 2016’da asgari ücreti enflasyonun beş katı düzeyinde artırdıklarını, yüzde 30 zam yaptıklarını ve özel sektörle maliyeti paylaştıklarını anlattı. O dönemde asgari ücretin Avrupa ortalamasına yaklaştığını; finansal göstergeler düzelse de halkın hâlâ ezildiğini vurguladı.

